Butik Otelcilik

Bu köşede bir seneden beri markalaşmak ve İzmir üzerine konuşuyoruz. Genelde İzmir’in şehir olarak markalaşmasına faydası dokunacak fikirleri tartıştık. Ancak ilk yazımda da belirttiğim gibi bu köşenin amaçlarından biri de buradan kazanacağınız bilgiler sayesinde firmanızın değerini arttırabilmeniz ve iş hayatınızda daha başarılı olabilmeniz. Bu sebepten ötürü, ara sıra beğendiğim markalar hakkında yazılar yazacağım ve bunlardan …

Friends of …

Son genel seçimler gösterdi ki öyle ya da böyle İzmir önümüzdeki birkaç yıl içinde fiziksel olarak ciddi değişimler geçirecek. Merkezi hükümet te, belediye de bu yönde vaatler verdiler. Tabi bunları şehrin asıl sahibi olan bizlere danıştılar mı? Şahsi görüşüm iki tarafın proje mücadelesi sırasında olan mazide kalan güzel İzmir’e olacak. Ama suçu önce kendimizde aramamız …

İzmir Halk Bahçeleri

Aylar sonra kutup soğukları sona erdi ve Montreal’e yaz geldi. Her yerde büyük bir enerji patlaması var. Sokaklar cıvıl cıvıl. Daha önce bahsettiğimiz, yazın temsilcisi Bixi’ler sokaklara hakim oldu. Ancak Montreal’de yaz denince hemen akla gelen bir marka daha var: Montreal’lilerin gönüllerince sebze, meyve yetiştirebildikleri Montreal Halk Bahçeleri. Bu bahçelerden şu anda şehirde 10 adet …

Muhterem İlgüner, 3. İzmir ve Distillery District

Sanırım bir kaç sene sonra geriye donup baktığımızda geçtiğimiz ayın Türkiye’de markalaşmak  ve şehircilik konusunda bir dönüm noktası olduğunu göreceğiz. İzmir’in yetiştirdiği, ama elinde tutamadığı bir iş adamı olan Sayın Muhterem İlgüner “Marka Şehir” isimli kitabını yayımladı. Kitabin çıkış noktası, ülkemizde artık sıkça duymaya başladığımız “Marka şehir olmak istiyoruz.” söylemi. Ne yazık ki sadece Türkiye’de …

İzmir’den MaRS’a yolculuk

Bu ay film stüdyosu konulu yazılarımıza kısa bir ara verip İzmir’imiz için çok faydalı olacağını düşündüğümüz başka bir fikirden bahsedeceğiz: Konumuz, Toronto merkezli, şirket yaratan şirket MaRS... İngilizce ismi “incubator”, Türkçe ismi “fikir havuzu” olan bu tarz bir organizasyona İzmir’imizin çok ihtiyaç duyduğunu düşünüyoruz. Peki nedir bu MaRS? Altı sene önce Toronto’nun önde gelenleri basit …

Orta Doğu ve Balkanlar’ın film stüdyosu İzmir

Bir süre önce Hürriyet Ege Bölge Temsilcisi Sn. Deniz Sipahi’nin köşesinde kaleme aldığı “İstanbul, film endüstrisini keşfetti” ve “Bu işi ciddiye alalım, bu bölgeyi film platosu yapalım” başlıklı yazılarını okudum. Deniz Bey Türk dizilerinin popülerliğinden bahsediyor ve İzmir’in film endüstrisine stratejik öncelik vermesi gerektiğini düşünüyor. Bu benim de çok uzun zamandan beri üzerinde düşündüğüm bir …

Karar “bizim”

Yakın çevreme Belediyemizin iletişim sorununa değinen bir yazı yazacağımı bildirdiğimde büyük bir heyecanla karşılaştım ve bu konuda elle tutulur çözümler üretmem konusunda istekler aldım. Genel olarak büyüklerimiz tarafından alınan kararlarda hep sonradan akla gelen bir fikir olduğumuz izlenimine sahibim. Bunu bir İzmirli olarak değil bir Türk vatandaşı olarak söylüyorum. Hatta geçen yazımda belirttiğim gibi Kanada’da …

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iletişim sorunu

Bir kaç ay önce dünyaca ünlü giyim markası GAP logosunu değiştirdiğini dünyaya duyurdu. Yeni logoları eski logolarından kötü olmamasına rağmen internet alemlerinde benzersiz bir fırtına koptu ve milyar dolarlık şirket bir iki hafta içinde eski logosuna geri dönmeye mecbur kaldı. Firmaya gelen tepkiler logonun kendisinden öte, işin yapılış şekline yönelikti. Yüz binlerce GAP müşterisi firmanın …

İzmir’in Diaspora Stratejisi

Son yıllarda şehirlerimiz arasındaki rekabet kızışıyor. İnternet sayesinde bilgi dolaşımı son derece kolaylaşmış durumda. Bu yüzden vatandaşlar artık kendi şehirlerini başka şehirlerle anında kıyaslama olanağına sahipler. Bence bu İzmir’imiz için çok iyi bir gelişme. Çünkü tarafsız olarak bakıldığında bazı konularda diğer şehirlerin oldukça gerisindeyiz. Ancak, İzmir’in Türkiye’de başka hiçbir şehrin sahip olmadığı bir avantajı var: …

Alangüllü İskandinav Spası

Beş sene önce, Thomas Friedman’ın “Dünya Düzdür” isimli kitabını okumuştum. Giriş bölümünün adı “Ben uyurken” idi ve Amerikalı yazar, senelerce önem vermediği üçüncü dünya ülkelerinin, bıkmadan usanmadan çalışarak nasıl bazı konularda Amerika’yı yakaladığını hatta geçtiğini anlatıyordu. İki ay önce yayınlanan BIXI konulu yazımdan hemen sonra bir okurumun beni uyarması üzerine ben de aynen Friedman gibi …