İzmir’i hack’leyebilir miyiz?*

*Hack’lemek: Bir bilgisayarın veri tabanına izinsiz olarak girmek.

Geçtiğimiz ay Kanada’nın en büyük şehri Toronto tam bir gün boyunca hack’lendi! 24 saatlik süre içinde kentin bütün şehircilik kodları, kuralları ve iç tüzüğü baştan yazıldı. Yasaklar tepe taklak oldu! Kentsel yaşama düzen, ahenk ve hukuk güvenliği getiren ne var ne yok değiştirildi.

Toronto’da feci bir kaos yaşandığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Bu 24 saatin sonunda Torontolular yaşadıkları şehirden daha çok keyif alır oldular. Çevrelerine yeni bir göz ile bakmaya başladılar. En önemlisi de kentlerine karşı olan aidiyet hisleri güçlendi. Nasıl mı oldu bu?

Dünyada 2012’den bu yana hack’lenen 15. şehir Toronto… Bundan 2 yıl önce Kolombiya’nın başkenti Bogota’da yaşayanlar, şehirlerinin hızla büyümesinin yarattığı sorunlardan rahatsız olmuşlar. Artan araç trafiği, yürümesi imkansız hale gelen şehir içi mesafeler, yaşadığı semte yabancı hemşerilerin, insanların yüzlerinden eksilen gülümseme, yetersiz yeşil alan, ranta kurban edilen kamusal mekanlar, mekanikleşen yaşam… Tanıdık geliyor değil mi?

Bunun üzerine bir grup tasarım öğrencisi, ‘insanların yaşam sevinçlerini ellerinden alan bazı yazılmamış kurallara’ meydan okumaya karar vermişler. Senenin 100. günü olan 7 Haziran’da Bogota’nın toplumsal mekanlarında 100 ayrı etkinlik düzenlemişler. Şehrin mekanikleştirdiği yaşama müdahalede bulunmuşlar– yani Bogota hack’lenmiş.

Yıllar boyunca farkına bile varmadan yaşam sevinçleri ellerinden alınan Bogotalılar, şehrin gerçek sahibinin kendileri olduğunu hatırlamışlar. Bu iş için ne büyük çaplı planlar yapılmış, ne belediyeden izin alınmış ne de yüzbinlerce dolar harcanmış. Kendiliğinden gerçekleşen bu proje öylesine başarılı olmuş ki 2 sene içinde 4 kıtada 15 farklı şehir hack’lenmiş!

100in1Day isimli proje sayesinde Toronto da 7 Haziran günü tam 174 lokal etkinliğe sahne oldu. Bunların birinde kullanılmayan tren raylarının üzerine geçici bir sanat galerisine kuruldu. Başkasında şehir planında ‘üstgeçit’ olarak görünen bir yapı, canlı konserlerin verildiği bir ‘apartman balkonuna’ dönüştürüldü. Aynı bizim Basmane Çukuru gibi 7 yıldır atıl duran bir araziye ‘sanatsal terörist ataklarda’ bulunuldu, bir kaç saat içinde arazinin etrafındaki çitler duvar resimleriyle bezendi!

100in1Day, her gün pasif bir şekilde hayatlarını geçiren Torontoluların, yaşadıkları şehirle iletişim kurmalarına olanak tanıdı. Günlük hayatlarına renk getirdi. Onlara her şeyin sorumluluğunu belediyeye atmamaları gerektiğini hatırlattı. İnsanlar çözebilecekleri ufak sorunlar için kollarını sıvadılar. Ve de Torontolular içinde yaşadıkları çevreyle etkileşirken eğlendiler!

7 Haziran’a gelene kadar 100in1Day gönüllüleri her hafta bir atölye düzenlemiş. Bu atölyeler sırasında insanlar, yaşadıkları semti hayal etmişler. Daha sonra da bu hayale ulaşabilmek için neler yapmaları gerektiğini düşünmüşler. Dünyadan sayısız örneği incelemişler. Öğrendiklerini semtlerinde yaşayanlarla paylaşmışlar. Etkinliklerin düzenlenmesi için gönüllüler bulmuşlar. Yani ‘semtlerini hayallerindeki hale dönüştürmek için’ sorumluluk üstelenmişler!

Aslında bu tarz toplumsal girişimler İzmir’e çok yabancı değil. Hıdırellez kutlamaları, efsanevi Rakıspor – Şarapspor maçları kendiliğinden oluşan etkinlikler. Ayrıca geçtiğimiz yaz, Gezi Direnişi sayesinde şehirli gençlerin akıl almaz güzellikler yaratabilecek kapasiteye sahip olduklarını gördük. Kaşla göz arasında bir sürü merdivenin güzelleştirildiğine şahit olduk. Hepsinden daha önemlisi, genç neslin, yaşadıkları şehre ve semte herkesten daha çok sahip çıktığını fark ettik. Merkezi planlama olmadan da bazı işlerin gerçekleştirilebileceğini anladık.

Tüm bunlar göz önüne alınırsa, Türkiye’nin ilk 100in1Day etkinliği Öncülerin Şehri İzmir’de yapılabilir. Bu sayede daha canlı, daha yaşanası, daha yeşil, daha sağlıklı, daha güvenli, daha çekici ve tamamen İzmirlilere ait olan bir İzmir yaratabiliriz.

2 Replies to “İzmir’i hack’leyebilir miyiz?*”

Leave a Reply

%d bloggers like this: