Kentsel hafızamızı güçlendirmek

İzmir, dünyanın hala yaşanan en eski şehirlerinden biri. Oysa bir turistin ilk bakışta bunu anlaması imkânsız gibi bir şey. Kentimizde, Alsancak evleri, Osmanlı fabrikaları ve Levanten köşkleri dışında ‘yaşayan tarih’ diyebileceğimiz çok bir şey yok. Kolaya kaçıp büyük yangını veya 50 yıl önceki yerel yönetimleri suçlayabiliriz. Ama bunlar gerçek sorunu görmemize engel olacaktır. Geleceğimizi kurtarabilmemiz için, İzmir’in bilincinin derinliklerine dalmamız lazım. Çok derinliklerine…

Bilim adamlarına göre ‘aynı anda aktif olarak sürdürebileceğimiz ilişkilerin’ bir limiti var. Milyonlarca yıl boyunca evrim geçiren beynimiz, aynı anda ortalama 150 kişi ile yakın ilişki kurabiliyor. Gerçekten de ailenize, yakın çevrenize, iş arkadaşlarınıza, hatta Facebook’unuza bakın. Şu anda kendinizi yakın hissettiğiniz -tanıdığınız değil!- kişi sayısı muhtemelen 150’yi geçmeyecektir. Tabi bunun bir sebebi var. İnsanoğlu, 200 bin yıl boyunca köy gibi ufak yerleşim yerlerinde yaşadı. 150 kişilik ilişki çemberi, insanların kendilerini yaşadıkları ortama ait hissetmelerine ve orayı sevmelerine sebep oluyordu. Böylece sosyal düzen, dolaylı olarak da görsel bütünlük sağlanıyordu. Hala bir köyde komşunun manzarasını kapatacak yükseklikte bir ev yapılmaz.

Köy yaşamı zamanla evrim geçirdi ve Karataş gibi kendine yeten tarihi semt kültürleri oluşmaya başladı. Ancak hızlı büyüme, kent yaşamının ciddi şekilde değişmesine yol açtı. Karataş’ta oturan biri, Karşıyaka’da çalışmaya başlayınca 150 kişilik ilişki kapasitesi bölünmeye ve hızla dolmaya başladı. Sırayla önce semt bilinci gitti, sonra da İzmir’e duyulan aidiyet duygusu…

İzmir için hiç bir şey, ne yangın, ne deprem, ne de beyin göçü aidiyet hissetmeyen kitlelerden daha yıkıcı olamaz. Ülke olarak modern hayatın, çevresi kale gibi örülü rezidanslarda yaşamak olduğu yanılgısına düştük. Büyük çoğunluğu çocukluk yıllarını inşaat yaptıkları semtte geçirmemiş, arkadaki boş arsada top koşturmamış, ‘şehirde ve şehirle’ ilgili anıları olmayan müteahhitler, boş gördükleri arazilere saldırıyorlar. Aidiyetsizlik hissi, inşaat çılgınlığıyla birleşince kentsel dönüşüm adı altında ürkütücü işler ortaya çıkıyor. İzmir kontrolsüz, kanservari şekilde yayılmakta.

‘Günümüzde, hayatın istisnasız her anında bizimle olan, gücü her şeye kadir, gerçekten insan kanı ile beslediğimiz tek bir tanrı var.’ der efsanevi psikolog James Hillman ve ekler, ‘O da ekonomidir.’ Dünyayı, freni patlamış bir büyüme saplantısı yönetiyor. Ekonominin doğal dengeleyicisi olan ekoloji ise çiçek, böcek, ağaç, kuş sevgisine indirgenmiş durumda. Oysa etimolojik olarak ‘eko’, insanın çevresi ile olan ilişkisi demek (doğa değil yakın çevre). ‘Logy’ ise konuşma-diyalog anlamına geliyor. İzmir’in geleceği için ekolojiye, yani bizi çevreleyen şehirle kurduğumuz iletişime önem vermemiz lazım. İzmirliyi, İzmir ile konuşturmak, ortak anılar yaratmak ve kent kültürünü güçlendirmek gerek.

Amerika’da ilginç bir çalışma yapılmış. Bir sanatçı, New York’ta geçen rap parçalarını analiz etmiş. Şarkılarda adı geçen sokakları bulmuş. Alakalı lirikleri panolara yazmış. Daha sonra da ilgili sokak köşelerine gidip, şarkı sözleri yazılı panoları asmış. Böylece her gün dikkat etmeden önünden geçilen sıradan bir köşe, bir anda anlam kazanmış. Bir sokağın bile anısının olabileceği, kentin ortak hafızasının bir parçası olduğu gösterilmiş, şehir kültürüne katkıda bulunulmuş. Bu basit çalışma, hiç beklenmedik bir ilgi uyandırmış. New Yorklular köşeleri gezmeye, orada geçenler hakkında bilgi toplamaya, şehirlerini daha iyi tanımaya başlamış. Proje kısa sürede diğer şehirlerde uygulanmaya başlamış hatta uluslararası basında bile yer almış.

Bizim de Sezen Aksu’dan Nazan Öncel’e, Dario Moreno’dan Tanju Okan’a yüzlerce şarkıcımız var. Onlara sokak ismi vermektense böyle bir projeyi örnek almak mantıklı olmaz mı? Bunun için ne belediyeye gerek var, ne de valilikten izin almaya. Bu işe soyunacak bir kaç yaratıcı İzmirli çıkar mı acaba?

540-698 Dovercourt Rd, Toronto, ON, Canada

2 Replies to “Kentsel hafızamızı güçlendirmek”


  1. Sevgili Gunter, cok basit ornekler ile bir anda koselerde birikmis insanlar gorur gibi oldum?Ne yaziyor, aaa burayi anlatiyormuuus.
    – vs anlatilir…..
    Guzel, sehre nasil sahip cikilir.Birgun biri fena dvecek beni.Konak vapur iskelesi onunu baskanim agaclandiriyor ve yuruyus yollari Split promenadi gibi beyaz mermer oluyor,Agaclar birbirine kavusturuluyor ve golgelik hazirlaniyor deli sicaga karsi.
    Guzel. ?.Ben vapurdan indim kaplamasi yeni bitmis yoldan gidiyoruum.Baktim genc bir cocuk cigdem satiyor, tabure uzerine 2 torba koymus, yiyor yere atiyor, Tepem atti,yanina gittim, guzel konustum, bana ” belani mi ariyon sen ” dedi git isine vs ben de tabii ki bir koc gibi kizdim ve arkami kontrol ederek arabaya bindim.Cunku 3 kisi olmuslardi.
    Evet canim, cimenlerde mangal, promenadda cigdem. Doktor caresi nedir bu illetin,

    Yazarken guluyorum Bir care ver allahim( cozum olmayinca allah da olmasa, yandik!


    1. Bence bunu caresi, senin gibi insanlarin devamli, bikmadan usanmadan etraflaridakileri uyarmasi. Bunun icin bir Gonullu Sehirsel Bilinc Ekibi kurulabilir. Biraz dusuneyim bu konuda!

Leave a Reply

Discover more from Soydanbay Consulting

Subscribe now to keep reading and get access to the full archive.

Continue reading