Başkanla Asansör’de Konuşacaklar İçin Bir Tüyo

Pandemi ve ekonomik kriz üstümüze bir karabasan gibi çöktü. Ama bu, güzel şeyleri görmemize engel olmamalı. Son zamanlarda gün geçmiyor ki İzmir Büyükşehir Belediyesi yenilikçi bir fikri hayata geçirmesin. Bu fikirlerin en keyiflileri de -tahmin edebileceğiniz üzere- gençlere yönelik olanları. 

Başkan Tunç Soyer gençlere çok önem veriyor. Kentli gençlere ulaşmak ve onlara kendilerini şehrin gerçek sahibi gibi hissettirmek için oldukça çabalıyor. Çünkü Gezi Direnişi esnasında çocuk veya ergen olan Z Kuşağı, kısa süre sonra kentimizin ve ülkenin geleceğine yön verecek.

Geçtiğimiz ay Tunç Başkan, gençleri dinlemek, onların İzmir hakkındaki fikirlerini duymak ve kent vizyonlarını anlamak için eğlenceli bir proje başlatmış: Başkanla Asansörde Konuşanlar! Özetle girişim şöyle işliyor:

Başkan Tunç Soyer, her biri farklı alanlarda çalışan girişimcilerle sırasıyla Tarihi Asansör’e biniyor. Girişimcilerden beklenen, geliştirdikleri bir iş fikrini, bir hayali ya da kent içerisinde karşılaştığınız bir sorunu Tunç Başkan’a anlatmaları. Bunun için sadece 1 dakikaları var. Yani asansör yukarı çıkana kadar. Başkan’ı etkilemeyi başaranlar, mikro yatırım denen ödülü kazanıyorlar.

“Neden Asansör, neden 1 dakika?” diye sorabilirsiniz. Burada zeki bir kelime/kavram oyunu yapılmış. İş literatüründe elevator pitch (asansör sunumu) denen bir kavram vardır. Zamanın kısıtlı olduğu durumlarda, karşıdaki insanın dikkatini çekmek için yapılan sunum veya konuşma ya denir. Biz bunu Türkçe’ye kısa ve öz konuşmak, sadete gelmek diye çevirebiliriz. Bu projeyi planlayanlar da elevator pitch’in düz anlamını alıp, kentin sembollerinden biri olan Asansör’le birleştirmişler. Ortaya eğlenceli ve akıllı bir iş çıkmış!

Başkanla Asansör’de Konuşanlar’ın ilk turu bitti. Ancak bu girişim haftanın belirli günlerinde tekrar edecek. Katılımcılar için kilit olan nokta Başkan’ı etkilemek. Ama bunu görünüşleri, davranışlarıyla veya şarkı söyleyerek yapamazlar; ikna kabiliyetlerini kullanmak zorundalar. Bu yüzden girişimcilerin cevaplaması gereken soru şu: Bir karar vericiyi nasıl ikna edebilirim? Size ufak bir iletişim tüyosu verelim.

Fikirlerinizi hap şekline getirip satmak için PCAN (problem, cause, answer, net benefit – sorun, sebep, çözüm, fayda) isimli modeli kullanabilirsiniz. Özetlemek gerekirse, sunumunuza problemi tanımlayarak başlamalısınız. Diyelim sokak hayvanları hakkında bir fikir sunacaksınız. Dinleyicinin dikkatini çekecek bir veri bulun ve bunu soru şekline getirin. Örneğin, “Her yıl 2 milyon kedi ve köpeğin öldürüldüğünü biliyor muydunuz?” Bu sayede sadece konuşmanın bağlamını belirlemezsiniz; aynı zamanda sorunu dinleyicinin zihnine çıpalamış olursunuz.

İkinci aşamada sorunun nedenini açıklayın. Taraf tutmayın, suçlamaktan kaçının. Bu aşamada mottonuz: Yargılama, anla olmalı. Analiziniz ne kadar derin ve mantıklıysa, bıraktığınız intiba da o kadar güçlü olacaktır.

Sorunu tanımladınız, sebebini analiz ettiniz. Şimdi sıra çözüme geldi. Fikrinizin sorunu nasıl çözdüğünü anlatmalısınız. Burada kilit olan fizibilitedir. Karar vericiler, güzel ve zeki bir fikri, eğer uygulanabilir değilse en fazla ileride hatırlamak üzere akıllarının bir köşesine not ederler. Ama mevcut bir soruna uygulanabilir bir çözüm bulursanız şansınız katlanarak artar.

Son aşamada çözümünüzün getireceği faydaları anlatmalısınız. Sizin fikrinizin diğer alternatiflerden neden ve nasıl daha iyi olduğunu kanıtlamalısınız. Mümkünse bu farkı görselleştirmelisiniz.

PCAN’i kullanarak dinleyiciyi bir dakika içinde etkileyebilirsiniz. Ancak o noktaya gelene kadar ev ödevinizi çok iyi çalışmalısınız. İlk olarak karar verici kişinin öz değerlerini anlamalısınız. Sonuçta insanlar inançlarına ve değerlerine uyan sorunlara odaklanırlar. Daha sonra kendinizi dinleyicinin yerine koyup ihtiyaçlarını saptalısınız. Kendinize şunu sorun: Fikrimi desteklemek karar vericiye ne tür bir fayda sunar?

Başkanla Asansörde konuacaklar, PCAN’ı kullanın, kendi şansınızı yaratın! Yolunuz açık olsun.

Leave a Reply

Discover more from Soydanbay Consulting

Subscribe now to keep reading and get access to the full archive.

Continue reading