İzmir’in Tanıtımı 

Yerel seçimlere az kaldı. Adaylar nihayet hayallerindeki İzmir vizyonunu ortaya koymaya başladılar. Öncelikleri ve projeleri farklı da olsa, iki adayın hem fikir olduğu bir kaç konu mevcut: Bunların birincisi, İzmir’in hak ettiği yerde olmadığı. Bu yüzden herkes -kendi vizyonları doğrultusunda- kenti bir alana konumlandıracaklarını vaat ediyor. Adayların ortak dilde konuştuğu bir başka konu ise tanıtım. İzmir’den markalar çıkarmak ve İzmir’i çekim merkezi haline getirmek sıklıkla tekrarlanan vaatler. İşin özüne inecek olursak bu fikirler aslında İzmir hakkındaki mevcut algıları değiştirmeye yönelik projeler. Peki bir kentin algısı nasıl oluşur? Nasıl değişir? Bu ayki konumuz kentsel tanıtım. 

Bir devlet büyüğü size, “İzmir hakkındaki algıları değiştireceğim” dese büyük ihtimalle aklınıza gelecek ilk şey reklam ve tanıtım yapılacağı olur. Oysa şehir markalaşma uzmanlarına göre bir şehrin kendi hakkında söyledikleri o kentin algısını şekillendiren aktiviteler arasında en etkisiz olanı! 

Bir fikir jimnastiği yapalım. Gezerken can güvenliğinizden endişe edeceğiniz bir kent hayal edin. Mesela Şam… Diyelim Suriye’nin başkentini yönetenler İzmir’in sokaklarındaki panoları bir ay boyunca göz alıcı görsellerle ve akılda kalıcı turizm sloganlarıyla donattılar. Bu reklamlar Şam hakkındaki çekinceleriniz değiştirir mi? Büyük ihtimalle hayır. 

Sınırsız kaynağa sahip olsak ve CNN’de İzmir termal turizmin ya da kültür sanatın merkezidir şeklinde bir kampanya yayınlasak bile kentimiz hakkındaki algılar pek değişmeyecektir. Bu süreçten edineceğimiz en önemli kazanım, İzmir’in akla daha kolay gelen bir kent olması olur -ki bu bile kampanya bittikten sonra yavaş yavaş eski seviyesine iner. 

Yabancıların İzmir hakkında söyledikleri daha etkili bir tanıtım yöntemi olur. Şam örneğine geri dönelim. Varsayalım İzmir sokaklarında Felipe isimli bir İspanyol turistle karşılaştınız. Laf lafı açtı ve konu Suriye’ye geldi. Felipe size, İzmir’e gelmeden önce Şam’da iki hafta kaldığını, çok güzel zaman geçirdiğini ve asla can güvenliğinden yana sorun yaşamadığını söyledi. Muhtemelen “İlginç” der ve geçersiniz. Ama aynı mesajı bir kaç ay sonra bambaşka bir insandan daha duyacak olursanız, işte Şam hakkındaki düşünceleriniz o an değişmeye başlar. Dolayısıyla İzmir hakkında algıları değiştirmek istiyorsak, mesajımızı bizden bağımsız kişiler aracılığıyla yaymamız daha doğru olacaktır.

Bunun dışında daha da etkili bir yöntem mevcut. Ve bunu birebir özetleyen güzel bir özlü sözümüz var: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” 

İzmir’in algısını değiştirmek istiyorsak verdiğimiz mesajlara değil kentte yapılanlara odaklanmamız lazım. İzmir nasıl yönetiliyor? Kenti yönetenler İzmirliler’e nasıl davranıyorlar? Halkın fikirlerine ne kadar önem veriyorlar? Onların önceliklerini nasıl tespit ediyorlar? İzmir’de sanayiden kültüre, sanattan bilime neler üretiliyor? Tüm bu üretilenlerin ortak DNA’sı nedir? Kentsel planlamadan müzeciliğe, dünyaya örnek olacak işler yapılıyor mu? 

Eğer bu sorulara olumlu cevap verebiliyorsak o zaman kentimizin tanıtımını yapmaya ihtiyacımız yok. Yerel ve küresel algılar kendiliğinden değişmeye başlayacaktır. Algı buzul gibidir. Çok yavaş hareket eder. Ama yerinden bir oynamaya başladı mı önünde hiçbir güç duramaz. Reklama olsa olsa buzul kütlesinine ivme vermek için başvurulabiliriz. 

İbn-i Haldun, “Coğrafya kaderdir” der. İzmir Anadolu’nun en batısında, Güney Avrupa’nın en doğusunda yeralan bir sınır kenti. Sınır demek sadece hudut demek değil. Aynı zamanda uç demek. Yeni bir fikrin yayılabileceği son çizgi demek. Ulvi bir değerin yükselebileceği en üst nokta demektir. İşte tam da bu yüzden İzmir tarih boyunca hep Öncülerin Kenti olmuş. 

Eğer önümüzdeki süreçte kentimizin tanıtımını yapmak ve İzmir’in belli değerlerini markalaştırmak istiyorsak, reklamla kampanyayla zaman harcamamıza gerek yok. Özümüze dönmemiz ve özümüze layık işlere imza atmamız İzmir’i hak ettiği yere getirmeye yetecektir. 

Leave a Reply

Discover more from Soydanbay Consulting

Subscribe now to keep reading and get access to the full archive.

Continue reading