“Tarihi” Kemeraltı Çarsı’nın Marka Sorunu

Bu ay sizden gelen istek üzerine şehrimizi ilgilendiren önemli bir konuya değineceğim: Kemeraltı. Eğer Kemeraltı’nın yeniden yükselebileceğine kategorik olarak karşı iseniz, bu yazıyı okumanıza gerek yok. Ancak, eğer “Doğru yaklaşım ile Kemeraltı tekrar adam edilebilir.” diye düşünüyorsanız, bu yazıyı ilginç bulacaksınız.

Şehrimizin önde gelenleri Kemeraltı’na devamlı yardım etmeye çalışıyorlar. Binaların cepheleri yenileniyor, hanlar onarılıyor, Havralar için planlar konuşuluyor. Ne yazık ki bu iyi niyetli yaklaşımlar, yaraya bant yapıştırmaktan öteye gidemiyor. Kemeraltı görüntü kirliliğinden, çığırtkanlardan ve ucuz mal satma alışkanlığından kurtulamıyor. Ben, kapsamlı ve temelli bir çözüm için Kemeraltı’nın bir marka gibi ele alınmasından yanayım.

Bir markanın nereden geldiği, nerelere gidebileceğinin göstergesidir. Bu bağlamda, Kemeraltı’nın nereden geldiğini anlamak için çarşını zirvesinde olduğu zamanlara bakmak gerekiyor. Kemeraltı, İpek Yolu’nun etkin olarak kullanıldığı dönemlerde de, Osmanlı’nın hem yükselme, hem duraklama hem de gerileme dönemlerinde de ticaretin yoğun bir biçimde yaşandığı “tarihi” bir çarşı olmuş. Burada kilit kelime “tarihi”. Ancak, bu kelimeden ne anladığınıza göre işler değişiyor.

Şimdiye kadar yapılan müdahaleler hep Tarihi Kemeraltı’nın “vücuduna” yönelik. Yani Kemeraltı Çarşısı eski binalara indirgeniyor. Oysa ki, Kemeraltı’nın birde “belleği” var. Küresel trendlerinin gösterdiklerine göre Kemeraltı’nı ayağa kaldıracak ve uzun yıllar ayakta tutacak olan işte bu bellek. Nasıl mı?

Ülkemizde 50 yıldan eski şirket bulmak çok zordur. Çünkü 50 yıl üç nesile denk gelir ve Türkiye’de çoğu aile üç nesil boyunca aynı işi yapmaz. Evlat işi devam ettirse, torun başka işe yönelir. Böyle olunca ülkemizde mesleki birikim oluşamamakta. Oysa Kemeraltı’na baktığımızda dört-beş nesilden beri aynı işi yapanlara rastlıyorsunuz. İşte Kemeraltı’nın gerçek “tarihi” avantajı bu. Bu bilgi birikimini nasıl markalaştırıp paraya çevirebiliriz?

Kemeraltı’nın iki trendi yakından izlemesi lazım. Bunlardan birincisi “otantiklik” yani hakiki olmak. Özellikle batı dünyasında tüketiciler hızla ürünlerin ve servislerin sahtesinden kaçmaya ve “otantik deneyimler” aramaya yöneliyor. Bizde de bu trend “öze dönüş” olarak gündeme geliyor. Her ne kadar İzmir’in Forum Bornova gibi modern alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsa da konu tüketiciye “hakiki deneyimler” yaşatmak olunca Kemeraltı belki de Türkiye’de rakipsiz. Bu Çarşının en büyük avantajı.

İkinci küresel trend ise tüketicilerin artık sadece satın alarak ve tüketerek mutlu olamayacaklarını anlamış olmaları. Bu yüzden günümüzde markalar müşterilerine “ender bulunur yetenekler ve dostlarına anlatabilecekleri hikayeler” kazandırmaya çalışıyorlar. Müşteriler de yeni edindikleri yetenekleri çevrelerine göstererek haz duyuyorlar. Bu sebepten ülkemizde rekor sayıda yemek, şarap ve el sanatları kursu açılıyor.

Kemeraltı’nda ilk aşama da nesillerdir aynı zanaatı icra eden işletmeler bulunmalı ve bu şahıslar sanatçı olarak konumlandırılmalı. Her sanatçı için birer paket kurs hazırlanmalı ve yok olmaya yüz tutmuş bu zanaatlarla ilgili kurslar piyasa ortalamasının üzerinde fiyatlandırılmalı. Talebe göre hem bir saatlik hızlandırılmış kurslar hem de aylara yayılan devamlı kurslar sunulmalı. Belediyenin restore ettiği hanlardan birinde gün boyu devamlı çalışan, kar amaçlı bir atölye açılmalı ve bu atölyenin reklamı yurtdışında, özellikle İzmir’e giriş yapan uçak ve gemiler yapılmalı. En son olarak ta, bu atölye’ye katılan tarihi işletmeleri temel alan e-ticaret sitesi kurulmalı. Bunlara ek olarak tanıtıma yönelik ücretsiz faaliyetler de düşünülmeli. Burada akla Edinburgh’da her yıl restoranların katıldığı “Taste of Edinburgh” gelmekte. Kemeraltı’nı tekrar popüler yapmak için bu tarz bir Kemeraltı Festivali, yemek/mutfak günleri düzenlenmeli.

Peki kanser haline dönen çığırtkanlar ve asayışı tehdit edenler ne olacak? Bu sorunun tamamen çözülemese de kontrol altına alınabilir. İlk olarak yukarıda bahsedilen tarihi zanaatkarların dükkanlarını içine alacak şekilde “mini rotalar” yaratılır. Zamanla bu rotalar genişletilir. Ancak asıl hamle diğer dükkan sahiplerinden gelecektir. Rota içinde kalan dükkanların iş yaptığını gören iş sahipleri büyüyen pastadan pay almak için asayişi bozanları kendileri uzaklaştıracaklardır.

Kemeraltı’nı vücudu değil, belleği ayağa kaldıracak. Ucuz malın satıldığı değil, değerli deneyimlerin yaşandığı bir Kemeraltı, eski kimliğine kavuşacak.

540-698 Dovercourt Rd, Toronto, ON, Canada

One Reply to “”

Leave a Reply to SoydanbayCancel reply

Discover more from Soydanbay Consulting

Subscribe now to keep reading and get access to the full archive.

Continue reading